Atatürkçü Düşünce Derneği ve Genel Merkez'in bu önemli ve yerinde uyarısı için teşekkür ederiz. Hain terör örgütünün küstahlığına karşı net bir duruş sergilemek elbette kıymetlidir. Ancak, görünen o ki bu haklı tepki, şimdilik sadece salon köşelerinde, basına okunan açıklamalarla sınırlı kalıyor.
Evet, sözümüzü söylemeliyiz. Evet, tehlikenin farkında olmalıyız. Ancak, bu denli ağır bir tehdit karşısında sadece açıklama yapmak yeterli midir?
Okuyucuyu uyandırmak, üyelerini, milleti harekete geçirmek, özellikle gençler tutuklanırken, işkence görürken konuşmaktan daha fazlasını yapmak, derneğin kendisini de canlandırmak için daha fazlasını yapması gerekmiyor mu?
"Ya İstiklal Ya Ölüm!" sadece bir slogan değil, gerektiğinde canımızı ortaya koyarak mücadele etme azmidir. Peki, bu azmi salonlardan meydanlara, kürsülerden sokaklara ne zaman taşıyacağız?
Sayın Dernek Yöneticileri, Değerli Atatürkçüler!
Cumhuriyetimizi, birlik beraberliğimizi tehdit eden bu kararlar, açıklamalar sadece bir bildiriyle geçiştirilemez. Derneğin bir üyesi ve Genel merkez delegesi olarak bunu yeterli bulmuyorum. Bu küstahlığa karşı somut adımlar atmak, eylemlerle sesimizi duyurmak zorundayız. Sempozyumlar, paneller, yürüyüşler, mitingler... Aydınlar, yazarlar, emekçiler ve gençlerle Milletin kalbine dokunacak, onları sarsacak ve harekete geçirecek eylemlerle varlığımızı göstermeliyiz.
Salon köşelerinde yapılan açıklamalar, belki kendi camiamızda yankı bulur. Bu açıklamalar sadece yasak savmak olur. Ancak, asıl hedefimiz, bu tehlikeyi tüm topluma anlatmak ve onları ortak bir duruş etrafında birleştirmek ve Milli iradeyi oluşturmak olmalıdır.
Unutmayalım ki, tarih sadece konuşanları değil, eyleme geçenleri yazar. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, bu kritik süreçte sadece sözle değil, eylemle de öncü olmak zorundayız . Yapılan basın açıklaması yetersizdir, "bebek katili bir teröristin " sözde "önder" olarak defalarca lanse edilmesi ise ayrıca manidardır.
Şimdi Eylem Zamanı!
Bu tehdide karşı daha görünür, daha etkili ve daha kitlesel, partiler üstü bir mücadele başlatmak için neyi bekliyoruz?
Ebru Oğuzhan Yeter