Son Kale Çoktan Düştü
Siyaset
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
21.02.2018 - 15:51, Güncelleme:
21.02.2018 - 15:51 4089+ kez okundu.
Son Kale Çoktan Düştü
Son Kale Çoktan Düştü
Cumhuriyet Halk Partisi’nde bir kurultay daha geldi geçti.
1973 Bülent Ecevit CHP döneminden sonra bir türlü umut olamayan CHP, yine umut vermedi.
Kırk beş yıldır umutlar başka baharlara kaldı.
2009’daki Yerel Seçimlerden (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayı) başlayarak, bugüne kadar girdiği 7 seçimi de kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu, kendi seçtiği delegelerin oyunu alarak yeniden genel başkan oldu.
Genel başkanlık için aday olan diğer isim ise Muharrem İnce idi.
“DEĞİŞİM” diyordu, “Bu kötü gidişe itiraz ediyorum” diyordu.
Konuşması, kurultay salonunda büyük bir heyecan yarattı.
O saate kadar ruh gibi olan salonu, bir anda canlandırdı, coşturdu.
Genel başkan olduğunda, üzerinde ölü toprağı olan CHP’yi de aynı şekilde canlandırıp coşturacağı belliydi.
Halkın Muharrem İnce’ye olan ilgisi, sevgisi, saygısı ve sempatisi Kılıçdaroğlu’ndan çok daha fazlaydı.
Yıllardır %25’te takılıp kalan CHP’nin oyunu en az %35’lere çıkartacağı ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de daha başarılı olacağı apaçık ortadaydı.
Halk “Muharrem İnce” diyordu ama CHP delegeleri ne hikmetse “Kılıçdaroğlu” dedi.
Muharrem İnce, CHP’lilerin ve gönüllerin Genel Başkanı oldu ama CHP’ye Genel Başkan olamadı.
CHP’ye 9 yılda 7 seçim kaybettirmiş bir liderin, artık seçim kazandırmasının neredeyse imkânsız olduğunu bile bile…
2019 seçimlerinin son şans olduğunu, bu seçimler de kaybedilirse bir daha asla bu ülkede seçim olmayacağını bile bile…
Bu seçimler kaybedilirse CHP’nin de, Cumhuriyetin de sonunun geleceğini bile bile...
CHP delegeleri, neden! hâlâ Kılıçdaroğlu’nda ısrar ediyor dersiniz?
Kılıçdaroğlu, bazı delegelere belediye meclis üyeliği ve CHP’li belediyelerde üst düzey makam sözü verdiği için olabilir mi?
Ya da Kılıçdaroğlu’nun dinsel mezhebinden dolayı olabilir mi?
O zaman CHP’nin, AKP’den ne farkı kalıyor?
Mustafa Kemal Atatürk, CHP’yi belirli bir mezhebin partisi olsun diye mi kurdu?
Ya da çıkar ilişkileri ön planda olsun diye mi kurdu?
Partinin yönetim makamına gelen her kişi koltuğa yapışsın, parti ve ülke batağa saplansa da o kişi koltuğunda oturmaya devam etsin diye mi kurdu?
Cumhuriyet, yavaş yavaş yok edilirken CHP bir kenarda izlesin diye mi kurdu?
CHP, hep muhalefette kalsın, Cumhuriyet düşmanlarını hep iktidarda tutsun diye mi kurdu?
Recep Tayyip Erdoğan, milletvekili bile olamıyorken, ona Başbakan olma yolunu açan Deniz Baykal’ın CHP’si değil miydi zaten?
Ekmeleddin İhsanoğlu gibi hiç kimsenin tanımadığı, Atatürkçülüğü şüpheli bir adamı, Cumhurbaşkanı adayı olarak dayatıp Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını sağlayan Kılıçdaroğlu değil midir?
Yıllardır bütün seçimlerde sandıklara bile sahip çıkamayıp oylarımızı çaldıran CHP değil midir?
Kılıçdaroğlu’nun gizli görevi ve amacı CHP’yi, HDP gibi marjinal bir parti haline getirmek ya da AKP‘yi iktidarda tutmak olmasın?
16 Nisan 2017’de Cumhuriyet için ölüm-kalım referandumunda, mühürsüz oy skandalı yaşandığında, Milletvekili Ümit Özdağ YSK önünde tek başına savaşırken CHP ne yaptı?
CHP’nin o gece YSK önünde etkin bir eylem başlatması gerekmiyor muydu?
Atatürkçülerin tüm bunları unutması, görmemezlikten gelmesi, affetmesi mümkün müdür?
Peki ya Atatürk’ün affetmesi mümkün müdür?
Elbette ki hayır!
Evet, CHP, Cumhuriyeti kuran parti…
Dünyadaki belki de en büyük devrimleri gerçekleştiren parti…
Bu ülkeye demokrasiyi, adaleti, uygarlığı, insanlığı getiren parti…
Kıbrıs’ı tamamen Rum’laştırmaktan kurtaran efsane parti…
Şimdi ise topal ördek misali, kendine bile hayrı olmayan, hiçbir şey yapamayan bir parti…
Hatta muhalefet bile olamayan, toplumsal muhalefetin bile çok gerisinde kalan, kendi kurduğu Cumhuriyeti de koruyamayan bir parti oldu.
Hani, “son kale CHP” deniyor ya, o son kale çoktan düştü!
O son kale, 12 Eylül 1980’de CHP kapatıldığında düştü!
Sonradan kurulan CHP’nin, Atatürk’ün CHP’si ile uzaktan yakından alakası yoktur; olsaydı, parti de, bu ülke de zaten bu hale gelmezdi.
Son 16 yılda, iktidar tarafından her biri tek başına, bir hükümeti devirecek kadar ciddi, onlarca skandal yaşandı.
AKP her skandalı kendi lehine çevirmeyi başarırken, CHP hangi skandalı kendi lehine çevirebildi?
Hiçbirini!
CHP’nin hangi eylemi, AKP’yi durdurabildi?
Hiçbiri!
CHP’nin bugüne kadar yaptığı en doğru ve en etkin eylem Adalet Yürüyüşü idi; ama CHP onu da yüzüne gözüne bulaştırdı.
HDP’lilerin ve Fetöcü gazetecilerin o yürüyüşte ne işi vardı? Neden izin verdi?
HDP’yi herhangi bir sol parti olarak görenler, ya Atatürkçü değildir ya da Cumhuriyet tarihini bilmiyor demektir.
HDP, 40.000 den fazla vatandaşımızı öldüren ve bizden toprak koparmak isteyen terör örgütü PKK’nın siyasi ayağıdır.
CHP’nin ne işi var HDP’nin yanında?
PKK lideri Abdullah Öcalan, yargılanırken ne demişti? “ŞEYH SAİT’İN DEVAMIYDIM KULLANILDIM”
Şeyh Sait de, Seyit Rıza da cumhuriyet döneminde Atatürk’e karşı isyan çıkaran Dinci-Kürtçü, yobaz İngiliz ajanlarıdır.
Şeyh Sait’lerin, Seyit Rıza’ların bugünkü devamı HDP-PKK ve Fetödür.
Eh, bunlarla birlikte yürüyenler, HDP barajı aştı diye bayram edenler Atatürkçü olabilir mi?
CHP’nin bunlarla ne işi olur?
Atatürk’e “kefere” diyen yobazların, PKK’lıların avukatlığını yapanların, Atatürk’ün resmini duvardan indirenlerin, Seyit Rıza için anma töreni düzenleyenlerin, “MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ” sözünden rahatsız olanların, HDP’nin kongresine CHP temsilcisi gönderenlerin, HDP barajı aştığı için bayram edenlerin CHP’de ne işi var?
Bu kişileri partide barındırıp, gerçek Atatürkçüleri partiden uzaklaştıran bir yönetim, gerçek bir Atatürkçü olabilir mi? Böyle bir yönetimin, AKP’yi yenmesi mümkün müdür?
Kesinlikle hayır!
Her seçim ve kurultay sürecinde “Aman CHP’yi eleştirmeyelim, şimdi sırası değil.
Ne yapalım, olmadı, bir dahaki sefere.
CHP’den başka çaremiz yok.” demek ve CHP’ye bu haliyle destek olmak, çözümsüzlüğe biraz daha yaklaşmaktır.
Bu çözümsüzlük yalnızca 2 yolla aşılabilir:
Ya CHP üyelerine ve delegelerine yoğun baskı yapılarak, gerekirse CHP Genel Merkezi önünde, günlerce eylem yapılarak, CHP’de Tüzük ve seçimli kurultayın yeniden yapılıp yönetimin değişmesi sağlanacak.
Ya da tüm gerçek Atatürkçüler başka bir partide buluşarak, 2019 seçimlerinde AKP’ye karşı güçlü bir şekilde mücadele edecek.
Eğer Kılıçdaroğlu ülkeyi, milleti, CHP’yi düşünüyorsa hiç değilse Cumhurbaşkanı adayı olmamalı, Kendisinin dışında Atatürkçülüğü bilinen bir aday çıkartmalıdır.
Kılıçdaroğlu ismi ile girilen 2019 seçimleri daha şimdiden kaybedilmiş demektir.
Sinan Meydan’ın ifadesi ile ne diyor 1935’de Atatürk “Nereden bileyim CHP'nin sonsuza kadar benim partim olarak kalacağını?"
Bu gün CHP Atatürk’ün bıraktığı ve Atatürkçülerin partisi diyebilir misiniz?
100 yıl önce bu milleti çöküşten kurtaran Atatürk’ün yoluydu.
100 yıl sonra bu milleti çöküşten yine Atatürk’ün yolu kurtaracaktır.
Başka yollar aramanın, sahte Atatürkçülerle zaman kaybetmenin anlamı yoktur.
NOT: Bu yazıyı yazmaktaki amacım, bazı küçük partilerin yaptığı gibi, CHP’yi aşağılayıp AKP’nin ekmeğine yağ sürmek değildir. Benim tek isteğim, bu ülkede Atatürkçülüğün iktidar olmasıdır. Gönlümden geçen ise, CHP’nin silkelenip özüne dönmesi, güçlenip iktidar olması ve uzun yıllar iktidarda kalmasıdır.
Son sözüm şudur ki:
Kemal Kılıçdaroğlu gitmeden AKP asla gitmeyecektir. Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduğu sürece CHP yol olmaya mahkûmdur!
BERİL ŞEKER
21.02.2018
Bir önceki yazımı okumak için TIKLAYIN
Son Kale Çoktan Düştü
Cumhuriyet Halk Partisi’nde bir kurultay daha geldi geçti.
1973 Bülent Ecevit CHP döneminden sonra bir türlü umut olamayan CHP, yine umut vermedi.
Kırk beş yıldır umutlar başka baharlara kaldı.
2009’daki Yerel Seçimlerden (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayı) başlayarak, bugüne kadar girdiği 7 seçimi de kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu, kendi seçtiği delegelerin oyunu alarak yeniden genel başkan oldu.
Genel başkanlık için aday olan diğer isim ise Muharrem İnce idi.
“DEĞİŞİM” diyordu, “Bu kötü gidişe itiraz ediyorum” diyordu.
Konuşması, kurultay salonunda büyük bir heyecan yarattı. O saate kadar ruh gibi olan salonu, bir anda canlandırdı, coşturdu. Genel başkan olduğunda, üzerinde ölü toprağı olan CHP’yi de aynı şekilde canlandırıp coşturacağı belliydi. Halkın Muharrem İnce’ye olan ilgisi, sevgisi, saygısı ve sempatisi Kılıçdaroğlu’ndan çok daha fazlaydı. Yıllardır %25’te takılıp kalan CHP’nin oyunu en az %35’lere çıkartacağı ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de daha başarılı olacağı apaçık ortadaydı. Halk “Muharrem İnce” diyordu ama CHP delegeleri ne hikmetse “Kılıçdaroğlu” dedi. Muharrem İnce, CHP’lilerin ve gönüllerin Genel Başkanı oldu ama CHP’ye Genel Başkan olamadı. CHP’ye 9 yılda 7 seçim kaybettirmiş bir liderin, artık seçim kazandırmasının neredeyse imkânsız olduğunu bile bile… 2019 seçimlerinin son şans olduğunu, bu seçimler de kaybedilirse bir daha asla bu ülkede seçim olmayacağını bile bile… Bu seçimler kaybedilirse CHP’nin de, Cumhuriyetin de sonunun geleceğini bile bile... CHP delegeleri, neden! hâlâ Kılıçdaroğlu’nda ısrar ediyor dersiniz? Kılıçdaroğlu, bazı delegelere belediye meclis üyeliği ve CHP’li belediyelerde üst düzey makam sözü verdiği için olabilir mi? Ya da Kılıçdaroğlu’nun dinsel mezhebinden dolayı olabilir mi? O zaman CHP’nin, AKP’den ne farkı kalıyor?Mustafa Kemal Atatürk, CHP’yi belirli bir mezhebin partisi olsun diye mi kurdu?
Ya da çıkar ilişkileri ön planda olsun diye mi kurdu? Partinin yönetim makamına gelen her kişi koltuğa yapışsın, parti ve ülke batağa saplansa da o kişi koltuğunda oturmaya devam etsin diye mi kurdu? Cumhuriyet, yavaş yavaş yok edilirken CHP bir kenarda izlesin diye mi kurdu? CHP, hep muhalefette kalsın, Cumhuriyet düşmanlarını hep iktidarda tutsun diye mi kurdu? Recep Tayyip Erdoğan, milletvekili bile olamıyorken, ona Başbakan olma yolunu açan Deniz Baykal’ın CHP’si değil miydi zaten? Ekmeleddin İhsanoğlu gibi hiç kimsenin tanımadığı, Atatürkçülüğü şüpheli bir adamı, Cumhurbaşkanı adayı olarak dayatıp Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını sağlayan Kılıçdaroğlu değil midir? Yıllardır bütün seçimlerde sandıklara bile sahip çıkamayıp oylarımızı çaldıran CHP değil midir? Kılıçdaroğlu’nun gizli görevi ve amacı CHP’yi, HDP gibi marjinal bir parti haline getirmek ya da AKP‘yi iktidarda tutmak olmasın? 16 Nisan 2017’de Cumhuriyet için ölüm-kalım referandumunda, mühürsüz oy skandalı yaşandığında, Milletvekili Ümit Özdağ YSK önünde tek başına savaşırken CHP ne yaptı? CHP’nin o gece YSK önünde etkin bir eylem başlatması gerekmiyor muydu? Atatürkçülerin tüm bunları unutması, görmemezlikten gelmesi, affetmesi mümkün müdür? Peki ya Atatürk’ün affetmesi mümkün müdür?Elbette ki hayır!
Evet, CHP, Cumhuriyeti kuran parti… Dünyadaki belki de en büyük devrimleri gerçekleştiren parti… Bu ülkeye demokrasiyi, adaleti, uygarlığı, insanlığı getiren parti… Kıbrıs’ı tamamen Rum’laştırmaktan kurtaran efsane parti… Şimdi ise topal ördek misali, kendine bile hayrı olmayan, hiçbir şey yapamayan bir parti… Hatta muhalefet bile olamayan, toplumsal muhalefetin bile çok gerisinde kalan, kendi kurduğu Cumhuriyeti de koruyamayan bir parti oldu. Hani, “son kale CHP” deniyor ya, o son kale çoktan düştü! O son kale, 12 Eylül 1980’de CHP kapatıldığında düştü! Sonradan kurulan CHP’nin, Atatürk’ün CHP’si ile uzaktan yakından alakası yoktur; olsaydı, parti de, bu ülke de zaten bu hale gelmezdi. Son 16 yılda, iktidar tarafından her biri tek başına, bir hükümeti devirecek kadar ciddi, onlarca skandal yaşandı. AKP her skandalı kendi lehine çevirmeyi başarırken, CHP hangi skandalı kendi lehine çevirebildi? Hiçbirini! CHP’nin hangi eylemi, AKP’yi durdurabildi?Hiçbiri!
CHP’nin bugüne kadar yaptığı en doğru ve en etkin eylem Adalet Yürüyüşü idi; ama CHP onu da yüzüne gözüne bulaştırdı. HDP’lilerin ve Fetöcü gazetecilerin o yürüyüşte ne işi vardı? Neden izin verdi? HDP’yi herhangi bir sol parti olarak görenler, ya Atatürkçü değildir ya da Cumhuriyet tarihini bilmiyor demektir. HDP, 40.000 den fazla vatandaşımızı öldüren ve bizden toprak koparmak isteyen terör örgütü PKK’nın siyasi ayağıdır. CHP’nin ne işi var HDP’nin yanında? PKK lideri Abdullah Öcalan, yargılanırken ne demişti? “ŞEYH SAİT’İN DEVAMIYDIM KULLANILDIM” Şeyh Sait de, Seyit Rıza da cumhuriyet döneminde Atatürk’e karşı isyan çıkaran Dinci-Kürtçü, yobaz İngiliz ajanlarıdır. Şeyh Sait’lerin, Seyit Rıza’ların bugünkü devamı HDP-PKK ve Fetödür. Eh, bunlarla birlikte yürüyenler, HDP barajı aştı diye bayram edenler Atatürkçü olabilir mi? CHP’nin bunlarla ne işi olur? Atatürk’e “kefere” diyen yobazların, PKK’lıların avukatlığını yapanların, Atatürk’ün resmini duvardan indirenlerin, Seyit Rıza için anma töreni düzenleyenlerin, “MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ” sözünden rahatsız olanların, HDP’nin kongresine CHP temsilcisi gönderenlerin, HDP barajı aştığı için bayram edenlerin CHP’de ne işi var? Bu kişileri partide barındırıp, gerçek Atatürkçüleri partiden uzaklaştıran bir yönetim, gerçek bir Atatürkçü olabilir mi? Böyle bir yönetimin, AKP’yi yenmesi mümkün müdür? Kesinlikle hayır! Her seçim ve kurultay sürecinde “Aman CHP’yi eleştirmeyelim, şimdi sırası değil. Ne yapalım, olmadı, bir dahaki sefere. CHP’den başka çaremiz yok.” demek ve CHP’ye bu haliyle destek olmak, çözümsüzlüğe biraz daha yaklaşmaktır. Bu çözümsüzlük yalnızca 2 yolla aşılabilir: Ya CHP üyelerine ve delegelerine yoğun baskı yapılarak, gerekirse CHP Genel Merkezi önünde, günlerce eylem yapılarak, CHP’de Tüzük ve seçimli kurultayın yeniden yapılıp yönetimin değişmesi sağlanacak. Ya da tüm gerçek Atatürkçüler başka bir partide buluşarak, 2019 seçimlerinde AKP’ye karşı güçlü bir şekilde mücadele edecek. Eğer Kılıçdaroğlu ülkeyi, milleti, CHP’yi düşünüyorsa hiç değilse Cumhurbaşkanı adayı olmamalı, Kendisinin dışında Atatürkçülüğü bilinen bir aday çıkartmalıdır. Kılıçdaroğlu ismi ile girilen 2019 seçimleri daha şimdiden kaybedilmiş demektir. Sinan Meydan’ın ifadesi ile ne diyor 1935’de Atatürk “Nereden bileyim CHP'nin sonsuza kadar benim partim olarak kalacağını?" Bu gün CHP Atatürk’ün bıraktığı ve Atatürkçülerin partisi diyebilir misiniz?100 yıl önce bu milleti çöküşten kurtaran Atatürk’ün yoluydu.
100 yıl sonra bu milleti çöküşten yine Atatürk’ün yolu kurtaracaktır. Başka yollar aramanın, sahte Atatürkçülerle zaman kaybetmenin anlamı yoktur. NOT: Bu yazıyı yazmaktaki amacım, bazı küçük partilerin yaptığı gibi, CHP’yi aşağılayıp AKP’nin ekmeğine yağ sürmek değildir. Benim tek isteğim, bu ülkede Atatürkçülüğün iktidar olmasıdır. Gönlümden geçen ise, CHP’nin silkelenip özüne dönmesi, güçlenip iktidar olması ve uzun yıllar iktidarda kalmasıdır. Son sözüm şudur ki: Kemal Kılıçdaroğlu gitmeden AKP asla gitmeyecektir. Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduğu sürece CHP yol olmaya mahkûmdur! BERİL ŞEKER 21.02.2018 Bir önceki yazımı okumak için TIKLAYIN
Hibya Haber Ajansı (HHA), Beyaz Haber Ajansı (BHA), Igfa Haber Ajansı (IGF) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.