Vatan Toprak Türk Milleti

Yaşam (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 17.08.2018 - 22:52, Güncelleme: 17.08.2018 - 22:52 4946+ kez okundu.
 

Vatan Toprak Türk Milleti

Vatan Toprak Türk Milleti 1923-1925 yılları arasında, Emperyalistler ülkemizi adeta bir ham madde deposu olarak kullanıyor ve ihtiyaçları olan krom, bakır, kurşun, tütün, deri, bitkisel yağ, yün, hayvan ve daha bir çok ürünü ithal ediyorlardı. Bu önemli ürünleri üstelik çok düşük fiyatlarla alıyorlardı. Pazarın büyük bölümüne Amerikalılar el atmıştı. Yabancıların temel faaliyet alanları banka, ticaret ve taşımacılıktı. 1923 Şubatında İzmir’de düzenlenen kongrede Kemalistler ilk kez ekonomide ki hedeflerini belirlemişlerdi... Bugün bu hedeflerin gerçekleşmesini gerektiren ulusal bir sorun yaşıyoruz. Emperyalizm sürekli yeni pazar alanları, yeni işbirlikçiler, yeni kaynaklar, yeni yatırımlar bulmak için hiç durmadan çalışmaktadır. Bizim gibi ülkeleri ise kendine bağımlı yapmak için tarımdan teknolojiye, eğitimden, giyime, ilaca, tohuma, gübreye kadar her şeyi tekelinde tutmak için çalışmaktadır. Bunu başarmak için de gelip elimize zorla tohum vermiyor, zorla ürettiği telefonu satmıyor, bizi kendi elleriyle hasta edip, ürettiği ilaçları dayatmıyor, bunu borçlandırmayla, hibelerle, fonlarla, beyin göçüyle, politik pazarlıklarla çok kolay bir şekilde yapmakta ve yapmaya da devam etmektedir. Bizleri borçlandırdığı için, fabrikalarımızın tamamı özelleştirildi, bu yüzden kendi parasının kuru üzerinden özelleştirilen köprülerden geçmeye mecbur bırakıldık. Bu yüzden kendi yerli tohumlarımızın satışına yasak getirip, hibrit tohum kullanmaya mecbur bırakıldık. Bu yüzden devletin okulları imam hatiplere dönüştürüldü, bu yüzden bilim üretecek olan Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerimizin beyin göçü gerçekleşti. Bugün bir çoğumuzun kaybetmekten korktuğu milli duygularımızı yok etmek için, ders kitaplarından Ulus, Millet, Atatürk, Laiklik kavramlarını çıkarmamızı istediler. Ama biliyoruz ki Emperyalizmin en çok rahatız olduğu şey Türklerin Ulus bilinci, Milli birliği, Atatürk sevgisi, Laiklik ilkesi, Türk ordusu, taşı, toprağı ve Türk korkusu. Biliyorlar ki Kurtuluş savaşında olduğu gibi, Çanakkale'de olduğu gibi söz konusu vatan ise ne etnik kimliği, ne inancı, ne düşüncesi Türk milletini bir bütün olmaktan alıkoyamaz. Kurtuluş savaşında yaşanan cemaat, tarikat işbirlikçileri ile yapmaya çalıştıklarını bugün daha açık ve net bir şekilde yapmaya devam ediyorlar. Milletin gücünden korktukları için, partiler aracılığı ile toplumda huzursuzluğu, devlete olan inancın yıkılmasını, dışa bağımlılığı, halkın öğretimden uzaklaşıp tüketime bağlı kalmasını, verimli toprakları ele geçirmeyi, eğitimde kendi belirledikleri tamamen dini içerikli bir sistemi dayatmayı deniyorlar ancak başaralı olamıyorlar... Bağımsız olmamızdan korkuyorlar. Çiftçimizin üretmesinden, toprağımızın ekilmesinden korkuyorlar. İmece ile bir araya gelip büyümemizden korkuyorlar. Laik ve çağdaş eğitim almamızdan korkuyorlar. Atatürk adından, onun ilkelerinden ve cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliğinden korkuyorlar. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik çıkmazda çözüm dövizleri yakmakta ya da bozmakta değil, birlik olmakta. Yerli ürünlere, yerli üretime, yerli üreticiye sahip çıkmakta. Lafla değil, sözle değil, eylemle, birlik ve beraberlikle gidip üreticiye destek vermekte. Yerel Tohum üreticileri her geçen gün artıyor. Yerel Tohum ürünlerine ilgi büyük. Bulunduğumuz her yerde yerel tohumların izini sürelim. Ekelim, ekilmesine, çoğalmasına destek verelim. Üreticiye, çiftçiye, sayıları her geçen gün azalan köylerimize sahip çıkalım. Dilimize, kültürümüze, geçmişimize, Türk kimliğimize sahip çıkalım. Partiler kurulur, kurdurulur, partiler yıkılır, partiler değişir, değişmeyen tek şey VATAN'DIR, TOPRAKTIR, TÜRK MİLLETİ olmaktır. Ebru Oğuzhan Yeter
Vatan Toprak Türk Milleti 1923-1925 yılları arasında, Emperyalistler ülkemizi adeta bir ham madde deposu olarak kullanıyor ve ihtiyaçları olan krom, bakır, kurşun, tütün, deri, bitkisel yağ, yün, hayvan ve daha bir çok ürünü ithal ediyorlardı. Bu önemli ürünleri üstelik çok düşük fiyatlarla alıyorlardı. Pazarın büyük bölümüne Amerikalılar el atmıştı. Yabancıların temel faaliyet alanları banka, ticaret ve taşımacılıktı. 1923 Şubatında İzmir’de düzenlenen kongrede Kemalistler ilk kez ekonomide ki hedeflerini belirlemişlerdi... Bugün bu hedeflerin gerçekleşmesini gerektiren ulusal bir sorun yaşıyoruz. Emperyalizm sürekli yeni pazar alanları, yeni işbirlikçiler, yeni kaynaklar, yeni yatırımlar bulmak için hiç durmadan çalışmaktadır. Bizim gibi ülkeleri ise kendine bağımlı yapmak için tarımdan teknolojiye, eğitimden, giyime, ilaca, tohuma, gübreye kadar her şeyi tekelinde tutmak için çalışmaktadır. Bunu başarmak için de gelip elimize zorla tohum vermiyor, zorla ürettiği telefonu satmıyor, bizi kendi elleriyle hasta edip, ürettiği ilaçları dayatmıyor, bunu borçlandırmayla, hibelerle, fonlarla, beyin göçüyle, politik pazarlıklarla çok kolay bir şekilde yapmakta ve yapmaya da devam etmektedir. Bizleri borçlandırdığı için, fabrikalarımızın tamamı özelleştirildi, bu yüzden kendi parasının kuru üzerinden özelleştirilen köprülerden geçmeye mecbur bırakıldık.

Bu yüzden kendi yerli tohumlarımızın satışına yasak getirip, hibrit tohum kullanmaya mecbur bırakıldık.

Bu yüzden devletin okulları imam hatiplere dönüştürüldü, bu yüzden bilim üretecek olan Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerimizin beyin göçü gerçekleşti. Bugün bir çoğumuzun kaybetmekten korktuğu milli duygularımızı yok etmek için, ders kitaplarından Ulus, Millet, Atatürk, Laiklik kavramlarını çıkarmamızı istediler. Ama biliyoruz ki Emperyalizmin en çok rahatız olduğu şey Türklerin Ulus bilinci, Milli birliği, Atatürk sevgisi, Laiklik ilkesi, Türk ordusu, taşı, toprağı ve Türk korkusu. Biliyorlar ki Kurtuluş savaşında olduğu gibi, Çanakkale'de olduğu gibi söz konusu vatan ise ne etnik kimliği, ne inancı, ne düşüncesi Türk milletini bir bütün olmaktan alıkoyamaz. Kurtuluş savaşında yaşanan cemaat, tarikat işbirlikçileri ile yapmaya çalıştıklarını bugün daha açık ve net bir şekilde yapmaya devam ediyorlar. Milletin gücünden korktukları için, partiler aracılığı ile toplumda huzursuzluğu, devlete olan inancın yıkılmasını, dışa bağımlılığı, halkın öğretimden uzaklaşıp tüketime bağlı kalmasını, verimli toprakları ele geçirmeyi, eğitimde kendi belirledikleri tamamen dini içerikli bir sistemi dayatmayı deniyorlar ancak başaralı olamıyorlar...

Bağımsız olmamızdan korkuyorlar.

Çiftçimizin üretmesinden, toprağımızın ekilmesinden korkuyorlar. İmece ile bir araya gelip büyümemizden korkuyorlar. Laik ve çağdaş eğitim almamızdan korkuyorlar. Atatürk adından, onun ilkelerinden ve cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliğinden korkuyorlar. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik çıkmazda çözüm dövizleri yakmakta ya da bozmakta değil, birlik olmakta. Vatan Toprak Türk Milleti Yerli ürünlere, yerli üretime, yerli üreticiye sahip çıkmakta. Lafla değil, sözle değil, eylemle, birlik ve beraberlikle gidip üreticiye destek vermekte. Yerel Tohum üreticileri her geçen gün artıyor. Yerel Tohum ürünlerine ilgi büyük. Bulunduğumuz her yerde yerel tohumların izini sürelim. Ekelim, ekilmesine, çoğalmasına destek verelim. Üreticiye, çiftçiye, sayıları her geçen gün azalan köylerimize sahip çıkalım. Dilimize, kültürümüze, geçmişimize, Türk kimliğimize sahip çıkalım. Partiler kurulur, kurdurulur, partiler yıkılır, partiler değişir, değişmeyen tek şey VATAN'DIR, TOPRAKTIR, TÜRK MİLLETİ olmaktır. Ebru Oğuzhan Yeter
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, ilaçlama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat