Metin Aydoğan

Yazarlar 18.06.2020 - 20:23, Güncelleme: 06.01.2024 - 16:10 34323+ kez okundu.
 

Metin Aydoğan

Metin Aydoğan 16 Haziran 2020 güne acı bir haberle başladım.
Çok sevdiğim, gerçek bir yurtsever, yılmaz bir savaşcı, gerçek bir Atatürkçü, değerli aydınımız Metin Aydoğan’ı kaybettik. 2018 yılında Metin hocamla ve eşi Müzeyyen hanımla tanışma fırsatımız oldu, eşim Mahmutla. Bizi büyük bir heyecan ve içtenlikle karşıladılar. Bu buluşmaya vesile olan Talha Kumcu ve eşi ile hep birlikte derin bir sohbete daldık. Birbirimizi tanıdık, Müzeyyen hanım lezzetli ikramlarda bulundu. O gün rüya gibiydi. Birkaç kitabını imzalayarak Metin hocam bizlere, kitaplarını armağan etti. Surinama dönerken tam bir bavul, 30 kilo kitapla yola çıktık. Metin hocamın kitaplarını okudukça, Türkiyemizi ve insanlarımızı, gelişen olayları, politik ihanetleri daha çok net anlamaya başladık. Örgütlü mücadelenin, birlikteliğin öğrenmekten geçtiğini daha net kavradık. Metin hocam bizler için bir yol gösterici oldu, onu çok geç tanıdık ama çok iyi anladık fikirlerini. Metin Aydoğan O yüzden bugün Metin Aydoğan hocamın eski bir yazısından bazı kesitleri sizlerle paylaşacağım. CHP’yi ve İnönü'yü ülkeme yapılan ihanetleri ilk Atilla İlhan’ dan okumuştum. Şimdi Metin hocamdan bu konuları derinlemesine öğrendim, öğreniyorum. Bu konuları sorgulamaya başlamak için; kısa bir bölümü sizlerle Metin hocamın anısına paylaşıyorum. ATATÜRK’ÜN CHP’Sİ Cumhuriyet Halk Fırkası programı, amaç ve anlayış olarak toplumu tanımaya ve köklü bir tarih bilincine dayanıyordu. Yalnızca bir parti programı değil, bir ulusun geleceğini belirleyen, tümüyle milli bir uzlaşma belgesiydi. Tarihten alınan derslere ve ülke gerçeklerine dayanıyor, yenileşme önündeki tüm engelleri gidermeyi amaçlıyordu. Birbirini tamamlayan iyi düşünülmüş sekiz bölümden oluşuyor ve ulusun tümünü temsil ediyordu. 1923-1938 arasında geçerli olan siyasi düzen ve bu düzenin biçim verdiği parti yaşamı, yalnızca görünüşte tek partili sistemdir. Nüfusun yüzde seksenini köylülüğün oluşturduğu, çağdaş sınıfların oluşmadığı, sanayisiz bir toplumda yapılması gereken; olmayan sınıflara, bu sınıfların olmayan bireylerine, istemi olmayan özgürlükler getirmek değil, ulusal politikalar geliştirecek siyasi birliğin sağlanmasıydı. Bu ise ancak ulusun her kesimini temsil eden bir siyasi örgütün yaratılmasıyla olanaklıydı. Böylesi yaygın bir temsilin, tek bir partiyle gerçekleştirilmesi, bir istek sorunu değil, aynı zamanda bir zorunluluktu. Atatürk dönemi Cumhuriyet Halk Partisi’nde, çoğulculuğu temel alan bir anlayışa bağlı kalınarak, tek partiyle çok partililiği amaçlayan bir politika yürütülmüştür. Atatürk yaşadığı sürece, Cumhuriyet Halk Partisi’nin özünü altıok oluşturmuş, devlet politikası haline getirilerek uygulanmıştır. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilikten oluşan ilkeler; partinin simgesi oldu. Altıok, 1937’de Anayasa maddesi haline getirildi ve 27 Mayıs Anayasası’yla ortadan kaldırıldığı 1961 yılına dek Anayasa’daki yerini korudu. Atatürksüz CHP Atatürk, pek çok konuda olduğu gibi parti konusunda da haklı çıktı. Kurulup gelişmesine büyük önem ve emek verdiği CHP, onun partisi olmayı sürdürmeli. Başkanlığı için, Cumhurbaşkanlığını bırakacağını söylediği parti, ülkeyi Kemalist ilkelerden uzaklaştıran ve geri dönüşü gerçekleştiren bir örgüte dönüştü. 11 Kasım 1938’de başlayan geri dönüş sürecinin Türkiye’yi nereye getirdiğini herkes yaşayarak görüyor. Bugün yaşanan acıklı durumun en başta gelen sorumlusu elbette CHP’dir. Falih Rıfkı Atay bu sorumluluğu, “Atatürk ve Atatürkçülüğe en büyük kötülük CHP’den gelmiştir”diyerek açıklamıştır. Meltem Karakoyun 18.06.2020
Metin Aydoğan 16 Haziran 2020 güne acı bir haberle başladım.

Çok sevdiğim, gerçek bir yurtsever, yılmaz bir savaşcı, gerçek bir Atatürkçü, değerli aydınımız Metin Aydoğan’ı kaybettik. 2018 yılında Metin hocamla ve eşi Müzeyyen hanımla tanışma fırsatımız oldu, eşim Mahmutla. Bizi büyük bir heyecan ve içtenlikle karşıladılar. Bu buluşmaya vesile olan Talha Kumcu ve eşi ile hep birlikte derin bir sohbete daldık. Birbirimizi tanıdık, Müzeyyen hanım lezzetli ikramlarda bulundu. O gün rüya gibiydi. Birkaç kitabını imzalayarak Metin hocam bizlere, kitaplarını armağan etti. Surinama dönerken tam bir bavul, 30 kilo kitapla yola çıktık. Metin hocamın kitaplarını okudukça, Türkiyemizi ve insanlarımızı, gelişen olayları, politik ihanetleri daha çok net anlamaya başladık. Örgütlü mücadelenin, birlikteliğin öğrenmekten geçtiğini daha net kavradık. Metin hocam bizler için bir yol gösterici oldu, onu çok geç tanıdık ama çok iyi anladık fikirlerini.

Metin Aydoğan

O yüzden bugün Metin Aydoğan hocamın eski bir yazısından bazı kesitleri sizlerle paylaşacağım. CHP’yi ve İnönü'yü ülkeme yapılan ihanetleri ilk Atilla İlhan’ dan okumuştum. Şimdi Metin hocamdan bu konuları derinlemesine öğrendim, öğreniyorum. Bu konuları sorgulamaya başlamak için; kısa bir bölümü sizlerle Metin hocamın anısına paylaşıyorum. ATATÜRK’ÜN CHP’Sİ Cumhuriyet Halk Fırkası programı, amaç ve anlayış olarak toplumu tanımaya ve köklü bir tarih bilincine dayanıyordu. Yalnızca bir parti programı değil, bir ulusun geleceğini belirleyen, tümüyle milli bir uzlaşma belgesiydi. Tarihten alınan derslere ve ülke gerçeklerine dayanıyor, yenileşme önündeki tüm engelleri gidermeyi amaçlıyordu. Birbirini tamamlayan iyi düşünülmüş sekiz bölümden oluşuyor ve ulusun tümünü temsil ediyordu. 1923-1938 arasında geçerli olan siyasi düzen ve bu düzenin biçim verdiği parti yaşamı, yalnızca görünüşte tek partili sistemdir. Nüfusun yüzde seksenini köylülüğün oluşturduğu, çağdaş sınıfların oluşmadığı, sanayisiz bir toplumda yapılması gereken; olmayan sınıflara, bu sınıfların olmayan bireylerine, istemi olmayan özgürlükler getirmek değil, ulusal politikalar geliştirecek siyasi birliğin sağlanmasıydı.

Bu ise ancak ulusun her kesimini temsil eden bir siyasi örgütün yaratılmasıyla olanaklıydı.

Böylesi yaygın bir temsilin, tek bir partiyle gerçekleştirilmesi, bir istek sorunu değil, aynı zamanda bir zorunluluktu. Atatürk dönemi Cumhuriyet Halk Partisi’nde, çoğulculuğu temel alan bir anlayışa bağlı kalınarak, tek partiyle çok partililiği amaçlayan bir politika yürütülmüştür. Atatürk yaşadığı sürece, Cumhuriyet Halk Partisi’nin özünü altıok oluşturmuş, devlet politikası haline getirilerek uygulanmıştır. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilikten oluşan ilkeler; partinin simgesi oldu. Altıok, 1937’de Anayasa maddesi haline getirildi ve 27 Mayıs Anayasası’yla ortadan kaldırıldığı 1961 yılına dek Anayasa’daki yerini korudu.

Atatürksüz CHP Atatürk, pek çok konuda olduğu gibi parti konusunda da haklı çıktı.

Kurulup gelişmesine büyük önem ve emek verdiği CHP, onun partisi olmayı sürdürmeli. Başkanlığı için, Cumhurbaşkanlığını bırakacağını söylediği parti, ülkeyi Kemalist ilkelerden uzaklaştıran ve geri dönüşü gerçekleştiren bir örgüte dönüştü. 11 Kasım 1938’de başlayan geri dönüş sürecinin Türkiye’yi nereye getirdiğini herkes yaşayarak görüyor. Bugün yaşanan acıklı durumun en başta gelen sorumlusu elbette CHP’dir. Falih Rıfkı Atay bu sorumluluğu, “Atatürk ve Atatürkçülüğe en büyük kötülük CHP’den gelmiştir”diyerek açıklamıştır.

Meltem Karakoyun 18.06.2020

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, istanbul böcek ilaçlama, mide balonu, evden eve nakliyat, yerden ısıtma