Kurban Etmeyi İlk Başlatanlar Türklerdir

Genel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 14.08.2019 - 20:14, Güncelleme: 14.08.2019 - 20:14 3981+ kez okundu.
 

Kurban Etmeyi İlk Başlatanlar Türklerdir

Kurban Etmeyi İlk Başlatanlar Türklerdir Atalarımız doğadaki herşeyin bir ruhu olduğuna inanırdı. Ve doğaya saygı duyarlardı. Doğa onlara bir armağan verdiğinde yada doğayı incittiklerini düşündükleri zaman doğaya bir armağan vererek özür dilerler ya da minnettarlıklarını belirtip armağanın devamını dilerlerdi. İşte bu hediyeler kurbandı. Türk inancı için Kurban sevdiği, değerli birşeyi hediye etmek demekti. Tabiki kurban deyince bizim aklımıza hemen bir hayvanın kanını akıtmak geliyor. Oysa kansız kurbanlarda vardı. Örneğin ağaçlara asılan dilek çaputları bir çeşit kurbandır. Eski Türkler dağlara ve geçitlere üstüste taşlar yığar ve bunlara obo ya da ovo derlerdi. Buralardan geçenler iççi yada iye denen dağ, orman, geçit ruhları gibi ruhlara kurban sunarlardı. Hiçbir şeyleri yoksa üzerlerinden iplik yada bir tutam saçlarını kurban verirlerdi. Tabiki ömründe hiç bir dağa çıkmamış, dağların aniden değişen havası nedeniyle ölüm ile burun buruna gelmemiş hatta bir yakınını kaybetmemiş, ya da dağlarda mahsur kalıpta bir geçit aramamış günümüz insanı teşekkür etmek için bir kurban vermeyi garipseyecektir. Daha 40-50 yıl öncesine kadar sıcak bir sonbahar gününde dağda kalırken sabaha bir metre kara uyanan, yolunu kaybeden, donup ölen insanların hikayeleri ile doludur geçmiş. Bu nedenle Türkülerde karlı dağlara yol ver geçem denir. Göl ve nehir gibi yerlerin ruhlarına ise kurban suya bırakılırdı. Yada suya yakın bir ağaca. Bilindiği gibi deniz yada göle balığa çıkanın işini Allah bilir. Göllere kurban olarak süt, rakı gibi şeyler kurban verilebilirdi. Bunun nedeni sütün bereket ile ilişkili oluşu. Gölün Bol av vermesi için. Yine evde yaşayan evin koruyucusu ocak iyesine kurban verilirdi. Ocaktaki ateşe pişen yemekten bir kaşık atılırdı. Yada bir tutam yağ veya et. Yanan ateşe su dökülmezdi. Ayrıca bayram olarak kutlanan günler vardı. Bunlar Nardugan, Nevruz, Hıdırellez gibi Günün geceyi yenişini, baharın gelişini gibi mevsimsel şeylerin kutlanışıydı. Bu günlerde büyük ve değerli kurbanlar sunulurdu. Tabiki insanların o dönem en değerli varlıkları hayvanlardı.  Onlarda hayvanları kurban eder, etlerinide topluca yerlerdi. Kurban verildikten sonra eller Gök Tengriye göğe açılır şükür edildikten sonra yakarılırdı ( dua edilirdi ). Nimetlerin devamı dilenirdi. Resimlerde göreceğiniz gib Türklerin ataları Sümerler ellerini göğe açarak yakarırdı. Ve koyun, keçi gibi hayvanlar kurban ederdi. Müslüman olmayan Sibirya Türkleri ve Türklerin akrabaları Güney ve Kuzey Amerika kızılderilileride aynı bizler gibi yakarır. Günümüze gelirsek Türklerden daha çok kurban eden bir toplum yoktur.Bir insan doğduğunda da, öldüğünde de küçük yada büyük bir hayvan kurban ederiz. Çocuk doğar, yürür, diş çıkarır, sünnet olur, askere gider, askerden gelir, evlenir, Gelin eve gelir, ev yapar, araba alır ve ölür ve daha aklımıza gelmeyen nice sebepten ötürü kurban keseriz.Hepsindede kurban eti eş ve dost ile yenir. Kurban et yiyelim diye kesilmez. Yani anlayacağınız Türkler Göbeklitepe ve öncesinden bu yana inancını korumuştur ve devam ettirecektir. Mehmet Demirel
Kurban Etmeyi İlk Başlatanlar Türklerdir Atalarımız doğadaki herşeyin bir ruhu olduğuna inanırdı. Ve doğaya saygı duyarlardı. Doğa onlara bir armağan verdiğinde yada doğayı incittiklerini düşündükleri zaman doğaya bir armağan vererek özür dilerler ya da minnettarlıklarını belirtip armağanın devamını dilerlerdi. İşte bu hediyeler kurbandı. Türk inancı için Kurban sevdiği, değerli birşeyi hediye etmek demekti. Tabiki kurban deyince bizim aklımıza hemen bir hayvanın kanını akıtmak geliyor. Oysa kansız kurbanlarda vardı. Örneğin ağaçlara asılan dilek çaputları bir çeşit kurbandır. Eski Türkler dağlara ve geçitlere üstüste taşlar yığar ve bunlara obo ya da ovo derlerdi. Buralardan geçenler iççi yada iye denen dağ, orman, geçit ruhları gibi ruhlara kurban sunarlardı. Hiçbir şeyleri yoksa üzerlerinden iplik yada bir tutam saçlarını kurban verirlerdi. Tabiki ömründe hiç bir dağa çıkmamış, dağların aniden değişen havası nedeniyle ölüm ile burun buruna gelmemiş hatta bir yakınını kaybetmemiş, ya da dağlarda mahsur kalıpta bir geçit aramamış günümüz insanı teşekkür etmek için bir kurban vermeyi garipseyecektir. Daha 40-50 yıl öncesine kadar sıcak bir sonbahar gününde dağda kalırken sabaha bir metre kara uyanan, yolunu kaybeden, donup ölen insanların hikayeleri ile doludur geçmiş. Bu nedenle Türkülerde karlı dağlara yol ver geçem denir.

Göl ve nehir gibi yerlerin ruhlarına ise kurban suya bırakılırdı.

Yada suya yakın bir ağaca. Bilindiği gibi deniz yada göle balığa çıkanın işini Allah bilir. Göllere kurban olarak süt, rakı gibi şeyler kurban verilebilirdi. Bunun nedeni sütün bereket ile ilişkili oluşu. Gölün Bol av vermesi için. Yine evde yaşayan evin koruyucusu ocak iyesine kurban verilirdi. Ocaktaki ateşe pişen yemekten bir kaşık atılırdı. Yada bir tutam yağ veya et. Yanan ateşe su dökülmezdi. Ayrıca bayram olarak kutlanan günler vardı. Bunlar Nardugan, Nevruz, Hıdırellez gibi Günün geceyi yenişini, baharın gelişini gibi mevsimsel şeylerin kutlanışıydı. Bu günlerde büyük ve değerli kurbanlar sunulurdu. Tabiki insanların o dönem en değerli varlıkları hayvanlardı.  Onlarda hayvanları kurban eder, etlerinide topluca yerlerdi. Kurban verildikten sonra eller Gök Tengriye göğe açılır şükür edildikten sonra yakarılırdı ( dua edilirdi ). Nimetlerin devamı dilenirdi.

Resimlerde göreceğiniz gib Türklerin ataları Sümerler ellerini göğe açarak yakarırdı.

Ve koyun, keçi gibi hayvanlar kurban ederdi. Müslüman olmayan Sibirya Türkleri ve Türklerin akrabaları Güney ve Kuzey Amerika kızılderilileride aynı bizler gibi yakarır. Günümüze gelirsek Türklerden daha çok kurban eden bir toplum yoktur.Bir insan doğduğunda da, öldüğünde de küçük yada büyük bir hayvan kurban ederiz. Çocuk doğar, yürür, diş çıkarır, sünnet olur, askere gider, askerden gelir, evlenir, Gelin eve gelir, ev yapar, araba alır ve ölür ve daha aklımıza gelmeyen nice sebepten ötürü kurban keseriz.Hepsindede kurban eti eş ve dost ile yenir. Kurban et yiyelim diye kesilmez. Yani anlayacağınız Türkler Göbeklitepe ve öncesinden bu yana inancını korumuştur ve devam ettirecektir. Mehmet Demirel
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, istanbul böcek ilaçlama, mide balonu, evden eve nakliyat, sunucu