Hayatın Yedeği

Siyaset (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.02.2018 - 00:37, Güncelleme: 28.02.2018 - 00:37 4278+ kez okundu.
 

Hayatın Yedeği

Hayatın Yedeği Hayatınızın Yedeği olsaydı ne yapardınız? Ya da hayatınızda yaptığınız hatalarınızı silmek için bir hakkınız olsaydı? Daha bu satırı okumaya geçmeden “ooo neler yapmazdım ya da yapardım, kimleri silerdim hayatımdan” dediğinizi duyar gibiyim. Bu soruya verilecek cevaplar yaşa, tecrübeye, zamana, mekâna, kişiye göre değişiklik gösterecektir. Bazen öyle pişmanlıklar yaşar ki insan yaşadıklarından, silmek yok etmek ister. Kimse görmesin, duymasın, bilmesin ister. Unutmak, yok farz etmek, yaşanmamış saymak ister. Genç olanlar, yedek hayatlarına güvenerek daha kolay risk alacaklardır. Bazı hatalarını kolay sileceklerdir. Peki, ya yaşlı olanlar? Daha tecrübeli, güngörmüş olanlar? Onlar daha sık eleyip dokuyacaktır. Ne de olsa ellerinde çok değerli olan bir tecrübe var. Kolay kazanılmıyor tecrübe. Onca yaşanmışlık, onca yenilen kazıklar, çekilen acılar, yaşanılan kayıplar. Bedeli ağır yani tecrübenin. O nedenle değerli ya. O nedenle kriter, ölçü ya. Size kötü bir haberim var. NE YAZIK Kİ HAYATIN BİR YEDEĞİ YOK! VE NE YAZIK Kİ YAŞADIKLARINIZI SİLEMİYORSUNUZ. Öyle mucize bir silgi de yok. “Bize verilen yaşamın dakikaları sayılıdır ve boş olarak verilmiştir. İsteyin ya da istemeyin, onu şu ya da bu şekilde doldurmak zorundayız. O nedenle hayatın anlamı onun kullanılışında yatar.” O yüzden yaşadığınız gün hayatınızdır. Onu iyi kullanmaya ve iyi doldurmaya bakın. Hayatınız çöp tenekesi de değildir. Gereksiz şeylerle de doldurmayın. Bazen hayatınızın akışı sizin elinizde olmayabilir. Dalından kopmuş yaprak misali farklı rüzgârlara kapılabiliriz. İşte böyle zamanlar irademizin olmadığı, olsa da irademizi kullanamadığımız zamanlardır. Eğer hayatınızın akışını kontrol etmek istiyorsanız sadece duygularınızla değil, aklınızla da yön vermeniz gerekir yaşadıklarınıza. Dengeli sürmelidir hayat. Duyguların tercihini, bazen akıl tartmalı. Akıl bir şeyler söylerken, duyguların ne dediğine de bakılmalı. Bazen hızlı akar hayat. Kontrol etmek güçleşir. Durup soluklanmak, ölçmek biçmek gerekir yaşananları. Bazı hayatlar vardır ki şarkı gibidir. Ahenk içinde akar gider. Mutlu da olsan, mutsuz da olsan hayat akıp gider. Durmak yoktur onda. O akarken sen sadece akış yoluna bakabilirsin. Durduramazsın hayatı ama yönünü değiştirebilirsin. Hayatımız günahlarımızla sevaplarımızla bir bütündür. Hatalarımızla, başarılarımızla, kayıplarımızla, kazançlarımızla, pişmanlıklarımızla, iyi ki… Dediklerimizle. Haa unutmadan, hayat yapraklı duvar takvimi gibidir. Geride ne kadar yaprak kaldığını asla bilemezsiniz. O nedenle her günün değerini bilmek ve hakkını vererek yaşamak gerek. Çoğumuzun yaşam algısı belki de aynı. Beslen, uyu, çalış. Bir müddet sonra bu üçüne indirgeniyor yaşam. Belki de mecbur kalıyoruz böyle yaşamaya. Çoğumuzun hayatı sıradanlaşmış. Yaşamaktan, hayatı yaşamaya zaman bulamıyoruz belki de. Kaçımız yaşamın rutinlerinin dışına çıkabiliyoruz, çıkmaya cesaret edebiliyoruz? Belki de bu cesareti gösterebilenler yaşıyordur hayatı! Kaçımızın hayatında heyecanlar var? Korkularımızdan, yaşamımıza duvardan kaleler örüyoruz çoğumuz. Sonra da kendi ördüğümüz kaleye kendimizi hapsettiğimizin farkına vardığımızda artık yıkamıyoruz duvarlarımızı. Hâlbuki sadece zihnimizde o kaleler. Kumdan o kaleler. Bir fiske vursak yıkılacak o duvarlar. İnançlarımızı, ahlak değerlerimizi, cinselliğimizi, hayata bakışımızı, güven duygumuzu kumdan kaleler ile örmüşüz. Sadece yaşamını, hayatını yaşanabilir kılanlardır gerçek hayatı yaşayanlar. Onlardır mutlu olanlar. Ya diğerleri… Çoğu kâğıt üzerindeki hayatlar. Çoğumuz da başkalarının hayatına özeniriz. Başkalarının hayatına özenmekten kendi hayatımızı yaşayamaz, dolduramayız. O yüzden boştur çok kişinin hayatı. Sorsanız bazı insanlara, “oooo sorma hayatım film der.” Bilmez ki hayatın kendisi zaten film ve kendisi de o film de figüran ama farkında değil. O filmin tekrarı yok, devamı yok. Figüran da olsan mutlu olmak için rolünü iyi oynamalısın. Bazen dayatılan rolü değil spontone oynamalısın rolünü. Kimileri hayatın yazdığını yaşarken, kimileri de hayatı yazar ve yazdığı hayatı yaşar. Tek atımlık tüfek gibidir hayat. O yüzden nereye nişan aldığına, nasıl nişan aldığına iyi karar vermelisin. Yalnız gelip, yalnız gideceğimiz hayatta, kimi yalnız yürümeyi seçse de, bakmayın siz onlara, hayat yalnız yürünmez. Bazen iki bazen çok kişiliktir hayat. Hayat seçtiğiniz insandır belki de. Babam için, annem için, çocuklarım için, kardeşlerim için derken… Başkalarının hayatını yaşamaktan, kendi hayatımızı yaşayamıyoruz. Başkalarına sorgulatıp, yargılatmayın hayatınızı. Unutmayın hayatınızdan siz sorumlusunuz. Sağlık ve Sevgi ile kalın. Talha Kumcu ''Atatürk'ü Anmak Anlamak Yaşamak'' isimli yazım için TIKLAYIN  
Hayatın Yedeği Hayatınızın Yedeği olsaydı ne yapardınız? Ya da hayatınızda yaptığınız hatalarınızı silmek için bir hakkınız olsaydı? Daha bu satırı okumaya geçmeden “ooo neler yapmazdım ya da yapardım, kimleri silerdim hayatımdan” dediğinizi duyar gibiyim. Bu soruya verilecek cevaplar yaşa, tecrübeye, zamana, mekâna, kişiye göre değişiklik gösterecektir. Bazen öyle pişmanlıklar yaşar ki insan yaşadıklarından, silmek yok etmek ister. Kimse görmesin, duymasın, bilmesin ister. Unutmak, yok farz etmek, yaşanmamış saymak ister. Genç olanlar, yedek hayatlarına güvenerek daha kolay risk alacaklardır. Bazı hatalarını kolay sileceklerdir. Peki, ya yaşlı olanlar? Daha tecrübeli, güngörmüş olanlar? Onlar daha sık eleyip dokuyacaktır. Ne de olsa ellerinde çok değerli olan bir tecrübe var. Kolay kazanılmıyor tecrübe. Onca yaşanmışlık, onca yenilen kazıklar, çekilen acılar, yaşanılan kayıplar. Bedeli ağır yani tecrübenin. O nedenle değerli ya. O nedenle kriter, ölçü ya. Size kötü bir haberim var.

NE YAZIK Kİ HAYATIN BİR YEDEĞİ YOK!

VE NE YAZIK Kİ YAŞADIKLARINIZI SİLEMİYORSUNUZ. Öyle mucize bir silgi de yok. “Bize verilen yaşamın dakikaları sayılıdır ve boş olarak verilmiştir. İsteyin ya da istemeyin, onu şu ya da bu şekilde doldurmak zorundayız. O nedenle hayatın anlamı onun kullanılışında yatar.” O yüzden yaşadığınız gün hayatınızdır. Onu iyi kullanmaya ve iyi doldurmaya bakın. Hayatınız çöp tenekesi de değildir. Gereksiz şeylerle de doldurmayın. Bazen hayatınızın akışı sizin elinizde olmayabilir. Dalından kopmuş yaprak misali farklı rüzgârlara kapılabiliriz. İşte böyle zamanlar irademizin olmadığı, olsa da irademizi kullanamadığımız zamanlardır. Eğer hayatınızın akışını kontrol etmek istiyorsanız sadece duygularınızla değil, aklınızla da yön vermeniz gerekir yaşadıklarınıza. Dengeli sürmelidir hayat. Duyguların tercihini, bazen akıl tartmalı. Akıl bir şeyler söylerken, duyguların ne dediğine de bakılmalı. Bazen hızlı akar hayat. Kontrol etmek güçleşir. Durup soluklanmak, ölçmek biçmek gerekir yaşananları. Bazı hayatlar vardır ki şarkı gibidir. Ahenk içinde akar gider. Mutlu da olsan, mutsuz da olsan hayat akıp gider. Durmak yoktur onda. O akarken sen sadece akış yoluna bakabilirsin.

Durduramazsın hayatı ama yönünü değiştirebilirsin.

Hayatımız günahlarımızla sevaplarımızla bir bütündür. Hatalarımızla, başarılarımızla, kayıplarımızla, kazançlarımızla, pişmanlıklarımızla, iyi ki… Dediklerimizle. Haa unutmadan, hayat yapraklı duvar takvimi gibidir. Geride ne kadar yaprak kaldığını asla bilemezsiniz. O nedenle her günün değerini bilmek ve hakkını vererek yaşamak gerek. Çoğumuzun yaşam algısı belki de aynı. Beslen, uyu, çalış. Bir müddet sonra bu üçüne indirgeniyor yaşam. Belki de mecbur kalıyoruz böyle yaşamaya. Çoğumuzun hayatı sıradanlaşmış. Yaşamaktan, hayatı yaşamaya zaman bulamıyoruz belki de. Kaçımız yaşamın rutinlerinin dışına çıkabiliyoruz, çıkmaya cesaret edebiliyoruz? Belki de bu cesareti gösterebilenler yaşıyordur hayatı! Kaçımızın hayatında heyecanlar var? Korkularımızdan, yaşamımıza duvardan kaleler örüyoruz çoğumuz. Sonra da kendi ördüğümüz kaleye kendimizi hapsettiğimizin farkına vardığımızda artık yıkamıyoruz duvarlarımızı. Hâlbuki sadece zihnimizde o kaleler. Kumdan o kaleler. Bir fiske vursak yıkılacak o duvarlar. İnançlarımızı, ahlak değerlerimizi, cinselliğimizi, hayata bakışımızı, güven duygumuzu kumdan kaleler ile örmüşüz. Sadece yaşamını, hayatını yaşanabilir kılanlardır gerçek hayatı yaşayanlar. Onlardır mutlu olanlar.

Ya diğerleri…

Çoğu kâğıt üzerindeki hayatlar. Çoğumuz da başkalarının hayatına özeniriz. Başkalarının hayatına özenmekten kendi hayatımızı yaşayamaz, dolduramayız. O yüzden boştur çok kişinin hayatı. Sorsanız bazı insanlara, “oooo sorma hayatım film der.” Bilmez ki hayatın kendisi zaten film ve kendisi de o film de figüran ama farkında değil. O filmin tekrarı yok, devamı yok. Figüran da olsan mutlu olmak için rolünü iyi oynamalısın. Bazen dayatılan rolü değil spontone oynamalısın rolünü. Kimileri hayatın yazdığını yaşarken, kimileri de hayatı yazar ve yazdığı hayatı yaşar. Tek atımlık tüfek gibidir hayat. O yüzden nereye nişan aldığına, nasıl nişan aldığına iyi karar vermelisin. Yalnız gelip, yalnız gideceğimiz hayatta, kimi yalnız yürümeyi seçse de, bakmayın siz onlara, hayat yalnız yürünmez. Bazen iki bazen çok kişiliktir hayat. Hayat seçtiğiniz insandır belki de. Babam için, annem için, çocuklarım için, kardeşlerim için derken… Başkalarının hayatını yaşamaktan, kendi hayatımızı yaşayamıyoruz. Başkalarına sorgulatıp, yargılatmayın hayatınızı. Unutmayın hayatınızdan siz sorumlusunuz. Sağlık ve Sevgi ile kalın. Talha Kumcu ''Atatürk'ü Anmak Anlamak Yaşamak'' isimli yazım için TIKLAYIN  
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, istanbul böcek ilaçlama, mide balonu, evden eve nakliyat