Bu Kazlar Bizim
Yaşam
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
05.08.2018 - 22:40, Güncelleme:
05.08.2018 - 22:40 4261+ kez okundu.
Bu Kazlar Bizim
Bu Kazlar Bizim
Tıpkı tarımda olduğu gibi hayvancılık sektöründe de dışa bağımlı haldeyiz.
Özellikle hayvan yemi açısından yüzde elli ithalatçı durumundayız.
Artan yem fiyatları, tüketicinin elinden yok pahasına alınan eti, sütü,
mazot fiyatları derken her gün haberlere yansıyan, artan et fiyatları ile düzenli et yiyemeyen Türk toplumu !!
Sadece büyükbaş hayvan üretiminde değil, kümes hayvanlarında da durum iç açıcı görünmüyor.
Uzun zamandır yaşanan çeşitli salgın hastalıklarla Kars bölgesinde kaz yetiştiricileri bu sene de zor durumda kalmaktadır.
Yüzlerce, binlerce kazı telef olan kadınların isyanına kulak vermek gerekiyor.
Doğu Anadolu bölgemizde kaz üretiminde hem bölge çiftçisine büyük gelir sağlamak, hem de toplumun et ihtiyacını en uygun koşullarda karşılamak mümkün.
Kadınlar için önemli bir gelir kaynağı olan kaz yetiştiriciliği bu bölgelerimiz için çok önemli.
Doğu bölgelerimizde kaz yetiştirmek sadece etinden, ciğerinden, tüyünden faydalanmak anlamına gelmesin, kaz yetiştirenler kazların kesim zamanlarında imece desteği ile birbirlerine yardım ederler.
Çocukluğumda anılarımda iz bırakan en güzel anlardan biridir.
Her komşunun kazları sırayla kesilir ve el birliği ile uzun kış gecelerinde işlemler tamamlanır ve sırasıyla diğer komşulara destek verilir.
Tam da İMECE demişken kaz üreticileri için de, o bölgede İMECE desteğinin hayata geçirilmesi şarttır
Kaz yetiştiriciliği ve İMECE o bölgenin bir kültürüdür.
Kaz tüyü demişken, şehirlerde özellikle elyaf yastıklara yorganlara bağımlı olduk, bizlere bunları reklamlarla çekici bir şekilde sunarlarken adeta her türlü alerjik hastalıklara da yol açtıklarını unutmayalım.
Kaz tüyü yastıkları bırakıp, elyaflara başımızı gömdüğümüz den beri sağlıklı düşünmez de olduk.
Kaz çiftlikleri kurulsun, ithal kaz tüyü yataklar yerine bizim üreticimize imkan verilsin.
Sadece eti ve tüyü değil, ''cızlak'' denilen kaz yağı da çok değerlidir.
Kaz ciğerinin ayrı bir pazarı olduğunu, ve büyük şehirlerde yüksek fiyatlarla sunulduğunu da gözden kaçırmayalım.
Kazın kanatlarından birer minik el süpürgesi yapılırken, kanadından çıkan kalın bir tüyden, bir tür üflemeli çalgı bile yapılırdı.
Birine kızdığımızda kaz kafalı diye küçümsemiş olsak da kazlar çok akıllı hayvanlardır.
Üstelik kafaları da dahil, en küçük tüyüne kadar her türlü değerlendirilir.
Özellikle kadınlar kaz üretimi konusunda çok yetenekli, onların kooperatifleşmeleri sağlanmalı, her türlü tarımsal destek verilmelidir.
Tarım alanında olduğu gibi, hayvancılıkta da küçük gibi görünen ancak önemli bir potansiyele sahip olan kaz yetiştiriciliğinin ülkemizde desteklenmesi, küçük üreticilere hem yem, hem de veterinerlik açısından destek verilmesi gerekir.
Kazlar özellikle, Doğu bölgemizin zorlu şartları için yaratılmış canlılardır.
Ne yazık ki, bugüne kadar kaz yetiştiricilerinin hiç karşılaşmadığı ölçüde kaz ölümleri yaşanmaktadır.
Üreticinin emeğine yazıktır, ülkenin ekonomisine yazıktır, buna bir an önce kalıcı çözümler bulunmalıdır.
Bu üretici bizim, bu kazlar bizim,bu topraklar bizim, biz sahip çıkmazsak yok olacaklar.
Küçükbaş hayvancılığın acilen desteklenmesi gerekmektedir.
Et fiyatlarının artık el yakması ve toplumun alım gücünün düşmesi de göz önüne alınırsa hiç olmazsa küçük baş hayvancılığın artmasıyla et ihtiyacı karşılanmış olacak üretici en azından kendi ihtiyacını sağlayacaktır.
Hayvancılık denilince küçükbaş hayvancılığın gözardı edilmemesi gerekmektedir.
Hayvancılıkta ve tarımda her türlü yerli üretimi arttırmak zorundayız.
Mahalleye dönüşen köylerde horoz, tavuk sesi duyulmaz oldu.
İnsanlar hem sağlıklı beslenmek isterken hem de horoz sesine dahi tahammül edemez oldular.
Oysa her canlının doğada bir görevi olduğunu, kavramış olursak, hayvanların yaşam alanlarını nasıl ele geçirdiğimizin farkına varırsak o zaman bir ''kene ısırma'' haberi duyduğumuzda şaşırmak zorunda kalmayız.
Doğanın dengesini korumak, endemik yapıyı korumak, geleceğimizi, sağlığımızı, kültürümüzü, geleneklerimizi korumak için, BİZ olabilmek için, bizim olan her şeye sahip çıkmak zorundayız.
Ebru Oğuzhan Yeter
Bu Kazlar Bizim
Tıpkı tarımda olduğu gibi hayvancılık sektöründe de dışa bağımlı haldeyiz.
Özellikle hayvan yemi açısından yüzde elli ithalatçı durumundayız.
Artan yem fiyatları, tüketicinin elinden yok pahasına alınan eti, sütü,
mazot fiyatları derken her gün haberlere yansıyan, artan et fiyatları ile düzenli et yiyemeyen Türk toplumu !!
Sadece büyükbaş hayvan üretiminde değil, kümes hayvanlarında da durum iç açıcı görünmüyor.
Uzun zamandır yaşanan çeşitli salgın hastalıklarla Kars bölgesinde kaz yetiştiricileri bu sene de zor durumda kalmaktadır.
Yüzlerce, binlerce kazı telef olan kadınların isyanına kulak vermek gerekiyor.
Doğu Anadolu bölgemizde kaz üretiminde hem bölge çiftçisine büyük gelir sağlamak, hem de toplumun et ihtiyacını en uygun koşullarda karşılamak mümkün.
Kadınlar için önemli bir gelir kaynağı olan kaz yetiştiriciliği bu bölgelerimiz için çok önemli.
Doğu bölgelerimizde kaz yetiştirmek sadece etinden, ciğerinden, tüyünden faydalanmak anlamına gelmesin, kaz yetiştirenler kazların kesim zamanlarında imece desteği ile birbirlerine yardım ederler. Çocukluğumda anılarımda iz bırakan en güzel anlardan biridir. Her komşunun kazları sırayla kesilir ve el birliği ile uzun kış gecelerinde işlemler tamamlanır ve sırasıyla diğer komşulara destek verilir. Tam da İMECE demişken kaz üreticileri için de, o bölgede İMECE desteğinin hayata geçirilmesi şarttır Kaz yetiştiriciliği ve İMECE o bölgenin bir kültürüdür. Kaz tüyü demişken, şehirlerde özellikle elyaf yastıklara yorganlara bağımlı olduk, bizlere bunları reklamlarla çekici bir şekilde sunarlarken adeta her türlü alerjik hastalıklara da yol açtıklarını unutmayalım. Kaz tüyü yastıkları bırakıp, elyaflara başımızı gömdüğümüz den beri sağlıklı düşünmez de olduk. Kaz çiftlikleri kurulsun, ithal kaz tüyü yataklar yerine bizim üreticimize imkan verilsin.Sadece eti ve tüyü değil, ''cızlak'' denilen kaz yağı da çok değerlidir.
Kaz ciğerinin ayrı bir pazarı olduğunu, ve büyük şehirlerde yüksek fiyatlarla sunulduğunu da gözden kaçırmayalım. Kazın kanatlarından birer minik el süpürgesi yapılırken, kanadından çıkan kalın bir tüyden, bir tür üflemeli çalgı bile yapılırdı. Birine kızdığımızda kaz kafalı diye küçümsemiş olsak da kazlar çok akıllı hayvanlardır. Üstelik kafaları da dahil, en küçük tüyüne kadar her türlü değerlendirilir. Özellikle kadınlar kaz üretimi konusunda çok yetenekli, onların kooperatifleşmeleri sağlanmalı, her türlü tarımsal destek verilmelidir. Tarım alanında olduğu gibi, hayvancılıkta da küçük gibi görünen ancak önemli bir potansiyele sahip olan kaz yetiştiriciliğinin ülkemizde desteklenmesi, küçük üreticilere hem yem, hem de veterinerlik açısından destek verilmesi gerekir.Kazlar özellikle, Doğu bölgemizin zorlu şartları için yaratılmış canlılardır.
Ne yazık ki, bugüne kadar kaz yetiştiricilerinin hiç karşılaşmadığı ölçüde kaz ölümleri yaşanmaktadır. Üreticinin emeğine yazıktır, ülkenin ekonomisine yazıktır, buna bir an önce kalıcı çözümler bulunmalıdır. Bu üretici bizim, bu kazlar bizim,bu topraklar bizim, biz sahip çıkmazsak yok olacaklar. Küçükbaş hayvancılığın acilen desteklenmesi gerekmektedir. Et fiyatlarının artık el yakması ve toplumun alım gücünün düşmesi de göz önüne alınırsa hiç olmazsa küçük baş hayvancılığın artmasıyla et ihtiyacı karşılanmış olacak üretici en azından kendi ihtiyacını sağlayacaktır. Hayvancılık denilince küçükbaş hayvancılığın gözardı edilmemesi gerekmektedir. Hayvancılıkta ve tarımda her türlü yerli üretimi arttırmak zorundayız. Mahalleye dönüşen köylerde horoz, tavuk sesi duyulmaz oldu. İnsanlar hem sağlıklı beslenmek isterken hem de horoz sesine dahi tahammül edemez oldular. Oysa her canlının doğada bir görevi olduğunu, kavramış olursak, hayvanların yaşam alanlarını nasıl ele geçirdiğimizin farkına varırsak o zaman bir ''kene ısırma'' haberi duyduğumuzda şaşırmak zorunda kalmayız. Doğanın dengesini korumak, endemik yapıyı korumak, geleceğimizi, sağlığımızı, kültürümüzü, geleneklerimizi korumak için, BİZ olabilmek için, bizim olan her şeye sahip çıkmak zorundayız. Ebru Oğuzhan Yeter
Hibya Haber Ajansı (HHA), Beyaz Haber Ajansı (BHA), Igfa Haber Ajansı (IGF) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.