Aşka ve Sanata Dair

Yazarlar (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 30.07.2018 - 20:17, Güncelleme: 30.07.2018 - 20:17 4217+ kez okundu.
 

Aşka ve Sanata Dair

Aşka ve Sanata Dair Aşk… Dünya sanat tarihine baktığımızda, birçok sanatçının bir karşı cinse âşık olduğu dönemlerde en verimli yapıtlarını verdiğini görürüz… Bu bir tesadüf değil sanırım… İnanıyorum ki aşk, sadece yüreklerdeki duyguları coşturan bir çağlayan değil aynı zamanda yaratıcılığı tetikleyen kozmik bir enerji kaynağı… Geçen yazımda sözünü ettiğim Lou Salome’nin Rilke’ye yazdığı bir mektuptaki şu satırlar ne demek istediğimi anlatmak için yeterli olur sanırım:  “Verecek başka bir mutluluğun yoksa Acılarını ver bana…" Söyleyin, aşk bu değilse nedir?                                        *** George Sand… Adının George olduğuna bakmayın… O bir kadın… Asıl adı Aurore Lucile Dupin. 1804 yılında Paris'te doğdu… 18 yaşında, bir baronla evlendi; bu evlilikten bir oğlu, bir de kızı oldu… Kocasını doğduğu kasabada, Nohant'da bırakarak Paris'e yerleşti… Takma adı George Sand'ı bu dönemde kullanmaya başladı... Yaşamak için ne yapacağını bilemiyordu ama içi fokur fokur sanat kaynıyordu… Bir şeyler yaratmalıydı… Önce, resim yapmaya çalıştı, olmadı… Sonra roman yazmayı denedi. İlk romanı 1831’de yayınlanan 5 ciltlik “Pembe ve Beyaz”dı… George Sand 1833-1835 arasında, ünlü şair Alfred De Musset ile ilişki yaşadı. Serbest bir hayat sürüyor, erkekler gibi kahvelere gidiyor, erkek sohbetlerine katılıyordu… Musset’den çabuk bıktıysa da şair onu ömrünün sonuna kadar unutmadı… *** Frederic Chopin 1810’da Polonya’da dünyaya geldi… Chopin’in ne denli büyük bir piyanist ve besteci olduğundan söz etmeme gerek yok… Tek söylemek istediğim 39 yaşında veremden yaşamını yitirdiği… Saygıyla anıyorum… Chopin ile George Sand'ın ilk karşılaşma ve tanışmalarının ünlü besteci ve piyanist Franz Liszt'in sevgilisi olan Marie d'Agoult'nun toplantılarının birinde olduğu söyleniyor… İlk karşılaştıklarında George Sand 32, Chopin ise 26 yaşında… İlk tanıştıklarında Chopin genç kadını itici bulur. Çünkü çok farklıdır. Örneğin sigara içer, erkek gibi giyinir. 'Ne sevimsiz kadın bu Sand! Acaba gerçekten kadın mı? Kuşkum var.' diye yazmıştır bir arkadaşına. Aynı şekilde Sand'ın da uzun saçlı Chopin için 'Bu Mösyö Chopin bir “genç kız” mıdır, nedir?' dediği biliniyor… Sonra nereden geldiği belli olmayan bir alev topu, büyük bir aşk şimşeği üzerlerine çakar, ikiliyi sarıp sarmalar… 1838-1839 arasında Majorca; Marsilya ve Cenova serüvenlerinin ardından Chopin ilk kez Nohant'a gelir. Majorca adasında hastalanan Chopin, George Sand'ın Nohant'daki malikânesinin bahçesinden içeri girdiğinde kendisini sıcacık, bambaşka bir dünyada bulur… Hastalığı çabucak iyileşir… Chopin 'Nohant günleri' için 'yaşamımın en verimli 7 yazı' diye söz eder… Chopin’in 200 yıl kadar önce bestelediği ve bugün hala büyük bir zevkle dinlediğimiz bestelerinin çoğunu ne zaman ve nerede yaptı dersiniz? Aynı şekilde George Sand yazdığı romanların çoğunu ne zaman yazdı dersiniz? Sanırım aşk işte böyle bir şey... Birlikteyken sınırsız bir yaratıcılık… Uzaktayken ise verecek bir mutluluğu kalmadığında acılarını bile isteyecek kadar çaresiz, umutsuz, özlem dolu bir yakarış… *** Yazımızı, sevgili Kilikyalı Tamer kardeşimin muhteşem şiiriyle bitirelim…   Biraz mola dedi ihtiyar Serseri gülümsedi Anlamıştı Ne de olsa ihtiyarın talebesiydi Ne gülüyon lan serseri dedi ihtiyar, rakı koyacam ondan kalkıyorum Tebessüm etti serseri Biliyorum ihtiyar dedi, rakı daha yarım İhtiyar kaşını kaldırdı Ağzının içinde mozurdanarak bi küfür salladı Serserinin bardağına da doldurdu… Neyimiz tam oldu ki dedi… Bari bu yarım kalmasın Kadehini kaldırdı: "YARIM KALANLARA"     Hiçbir aşkın yarım kalmaması dileklerimle… Sevgiyle, aşkla ve sanatla kalın…   Filizay Twitter: @yaziIif_
Aşka ve Sanata Dair Aşk… Dünya sanat tarihine baktığımızda, birçok sanatçının bir karşı cinse âşık olduğu dönemlerde en verimli yapıtlarını verdiğini görürüz… Bu bir tesadüf değil sanırım… İnanıyorum ki aşk, sadece yüreklerdeki duyguları coşturan bir çağlayan değil aynı zamanda yaratıcılığı tetikleyen kozmik bir enerji kaynağı… Geçen yazımda sözünü ettiğim Lou Salome’nin Rilke’ye yazdığı bir mektuptaki şu satırlar ne demek istediğimi anlatmak için yeterli olur sanırım:  “Verecek başka bir mutluluğun yoksa Acılarını ver bana…" Söyleyin, aşk bu değilse nedir?

                                       *** George Sand…

Adının George olduğuna bakmayın… O bir kadın… Asıl adı Aurore Lucile Dupin. 1804 yılında Paris'te doğdu… 18 yaşında, bir baronla evlendi; bu evlilikten bir oğlu, bir de kızı oldu… Kocasını doğduğu kasabada, Nohant'da bırakarak Paris'e yerleşti… Takma adı George Sand'ı bu dönemde kullanmaya başladı... Yaşamak için ne yapacağını bilemiyordu ama içi fokur fokur sanat kaynıyordu… Bir şeyler yaratmalıydı… Önce, resim yapmaya çalıştı, olmadı… Sonra roman yazmayı denedi. İlk romanı 1831’de yayınlanan 5 ciltlik “Pembe ve Beyaz”dı… George Sand 1833-1835 arasında, ünlü şair Alfred De Musset ile ilişki yaşadı. Serbest bir hayat sürüyor, erkekler gibi kahvelere gidiyor, erkek sohbetlerine katılıyordu… Musset’den çabuk bıktıysa da şair onu ömrünün sonuna kadar unutmadı… *** Frederic Chopin 1810’da Polonya’da dünyaya geldi… Chopin’in ne denli büyük bir piyanist ve besteci olduğundan söz etmeme gerek yok… Tek söylemek istediğim 39 yaşında veremden yaşamını yitirdiği… Saygıyla anıyorum… Chopin ile George Sand'ın ilk karşılaşma ve tanışmalarının ünlü besteci ve piyanist Franz Liszt'in sevgilisi olan Marie d'Agoult'nun toplantılarının birinde olduğu söyleniyor…

İlk karşılaştıklarında George Sand 32, Chopin ise 26 yaşında…

İlk tanıştıklarında Chopin genç kadını itici bulur. Çünkü çok farklıdır. Örneğin sigara içer, erkek gibi giyinir. 'Ne sevimsiz kadın bu Sand! Acaba gerçekten kadın mı? Kuşkum var.' diye yazmıştır bir arkadaşına. Aynı şekilde Sand'ın da uzun saçlı Chopin için 'Bu Mösyö Chopin bir “genç kız” mıdır, nedir?' dediği biliniyor… Sonra nereden geldiği belli olmayan bir alev topu, büyük bir aşk şimşeği üzerlerine çakar, ikiliyi sarıp sarmalar… 1838-1839 arasında Majorca; Marsilya ve Cenova serüvenlerinin ardından Chopin ilk kez Nohant'a gelir. Majorca adasında hastalanan Chopin, George Sand'ın Nohant'daki malikânesinin bahçesinden içeri girdiğinde kendisini sıcacık, bambaşka bir dünyada bulur… Hastalığı çabucak iyileşir… Chopin 'Nohant günleri' için 'yaşamımın en verimli 7 yazı' diye söz eder… Chopin’in 200 yıl kadar önce bestelediği ve bugün hala büyük bir zevkle dinlediğimiz bestelerinin çoğunu ne zaman ve nerede yaptı dersiniz? Aynı şekilde George Sand yazdığı romanların çoğunu ne zaman yazdı dersiniz? Sanırım aşk işte böyle bir şey... Birlikteyken sınırsız bir yaratıcılık… Uzaktayken ise verecek bir mutluluğu kalmadığında acılarını bile isteyecek kadar çaresiz, umutsuz, özlem dolu bir yakarış… *** Aşka ve Sanata Dair

Yazımızı, sevgili Kilikyalı Tamer kardeşimin muhteşem şiiriyle bitirelim…

  Biraz mola dedi ihtiyar Serseri gülümsedi Anlamıştı Ne de olsa ihtiyarın talebesiydi Ne gülüyon lan serseri dedi ihtiyar, rakı koyacam ondan kalkıyorum Tebessüm etti serseri Biliyorum ihtiyar dedi, rakı daha yarım İhtiyar kaşını kaldırdı Ağzının içinde mozurdanarak bi küfür salladı Serserinin bardağına da doldurdu… Neyimiz tam oldu ki dedi… Bari bu yarım kalmasın Kadehini kaldırdı: "YARIM KALANLARA"     Hiçbir aşkın yarım kalmaması dileklerimle… Sevgiyle, aşkla ve sanatla kalın…   Filizay Twitter: @yaziIif_
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, istanbul böcek ilaçlama, mide balonu, evden eve nakliyat